“Evet” demenin gücünden bahseder büyük kitaplar. “Evet” yapabilirim anlamında yada “Evet” inanıyorum, yapacağım bağlamında.
Oysa, daha büyük kitaplar “Hayır”’ın gücünden bahseder. “Hayır” yapmak istemiyorum yada “Hayır” bu şekilde olmaz demenin gücünden.
Aslında, her iki cevabın da ne kadar güçlü olduğu ve kullanıldığı yere/zamana göre ne kadar doğru olduğu ile alakalı bir durum. Zira, basit bir “Evet” şirkete milyonlar kazandıracağı gibi, kararlı bir “Hayır” da şirketi milyonluk ve gereksiz mailyetlerden kurtarabilir.
Bu iki güçlü cevabı, şirket çalışanlarının birbiri ile olan iletişimi ve şirket ile müşteri ilişkileri nezdinde, iki ayrı konu olarak inceleyebiliriz;
Şirket içi iletişim,
Şirket içi iletişim değişik katmanlarda olabilir. Takdir edersiniz ki “Evet” ve “Hayır”’ın şirketi en çok etkileyeceği seviye üst yönetimin nerede, nasıl kullandığı ile alakalıdır.
Önüne gelen bir projeye, dönüp şirket içine bakmadan, “Evet” alalım, hemen yapalım mantığı ile yaklaşan bir yönetici, şirketi kaldıramayacağı bir yükün altına sokmakla beraber, şirketin piyasadaki itibarına da zarar verebilir. İlk zamanlar, bu bir satış başarısı olarak görünse de kesin satış yapılmadan önce, işi yapacak departmanların yöneticilerinden, onların iş ve kaynak planları doğrultusunda fikir almayan bir üst düzey yönetici, bir “Evet”’in şirkete nasıl zarar vereceğini bir süre sonra anlayacaktır.
Aynı zamanda, söz konusu üst düzey yönetici, işi yapacak departman yöneticilerden “Hayır” cevabı aldığında, bu cevabı değerlendirme ve doğrulama konusunda zayıf kalıyorsa, şirketin potansiyel bir projeden olmasına da neden olabilir. Bu da gelecek açısından şirketi zor duruma sokabilir. Unutulmamalı ki orta düzey yöneticiler, alınacak her yeni projeye, ekstra iş yükü ve bu kaynaklar ile imkansız diyerek bakacağından, kanalda gelmek üzere olan bir projeden şirketi edebilirler. Bu durumda, şirket içerisindeki bir “Hayır”’ın ne kadar kuvvetli bir zarar verici cevap olduğunu anlayabiliriz.
Müşteri ilişkileri,
“Evet” ve “Hayır”’ın bir şirketi en çok etkilediği alanlardan biri de şüphesiz müşteri ilişkileri konusudur. Özellikle, daha önce bahsetmeye çalıştığım satış yöneticisi ve proje yöneticisi farklılıkları burada devreye giriyor. Hatta satışı, satış yöneticisi değil de üst yönetim yapmış ise durum daha da farklı olabiliyor.
“Evet, biz de bu da var” veya “Evet, bunu da yapabiliriz” gibi cevaplar, sattığı ürünün süreçlerinden bihaber satış yöneticisi ile onun sözüne güvenip ürün satın alan, yetersiz bilgiye sahip bir müşteri, şirkete “kontrat” adı altında bir bomba bırakmış olabilir. Ve tabi bu bombayı etkisiz hale getirmek de proje ve fonksiyonel yöneticilere düşecektir.
Halbuki, sattığı ürünün veya servisin sahip olduğu özelliklerin tamamına hakim olması beklenmeyen bir satış yöneticisinin en azından potansiyel gelecek sorulara nerede “Evet” ve “Hayır” diyeceğini bilmesi, kendisinin olduğu kadar şirketin itibarına da büyük katkı sağlayabilir. “Hayır” kelimesini unutmuş bir satış yöneticisi, kendisine de “Hayır” denecek günün yakın olduğunu bilmelidir.
Bunun dışında, satışı başarı ile yapılmış ve müşterinin gereksinimlerine cevap veren bir ürünün sahadaki proje yöneticisi, bitmek tükenmek bilmeyen ve sürekli kapsam dışı isteklerde bulunan müşteriye ve/veya son kullanıcıya nerede ve nasıl “Hayır” diyeceğini bilemezse, ekstra maliyet ve ekstra zamana ihtiyaç duyacaktır. “Hayır” diyemediği bu istekler, şirket içinde ona olan güveni sarsabileceği gibi, müşteri karşısında ise “Evet” dediği bir isteğin yapılamaması durumunda yaşayacağı zorluk ve itibar kaybı, kendi ve şirket açısından dönülmez kayıplara neden olabilir.
Kısacası, “Evet” ve “Hayır”’ın ne zaman ve nerede kullanıldığının yanı sıra, doğruluğunun da iyice düşünülmesi gerekmektedir.
Şirket içi (Hizmet içi) eğitimlerin ve/veya iletişimin daha da artırılması ile aynı seviyedeki herkesin (en azından temel anlamda) aynı sayfada ve aynı bilgiye sahip olması, “Evet” ve “Hayır”’ın gücünün doğru anlamda kullanılmasını sağlayacaktır.
Mehmet Nuri Nasliç
Birleşik Arap Emirlikleri